NE ZAMAN DOĞDUM BEN

 Yörede ''Kırk ikindi yağmurları '' derler, nisan ayında başlar ve yaklaşık 40 gün öğleden sonra yağmur yağar.. Sonra sarı sıcaklar gelir mayıs ayının 15'inden sonra. Bahçelerde, meralardaki otların büyümesi için beklenirdi bu sıcaklar.

  '' Ne zaman doğdum ben'' diye anneme sorduğumda;

 ''Oğlum sarı sıcakların başıydı. Otlar yerden bir karış kalkmıştı..'' derdi.

  Annem zaman zaman  ''Herhalde bir bayram günü müydü ne?'' derdi ,doğum günümle ilgili konuşurken.

  Hatice kadın kırk yaşında ve dokuzuncu çocuğuna hamile, yani bana. Daha önce iki de ölüm olunca 11'inci sıraya girmişim.

 Annem sevmediğinden değil ama çok çocuklu bir ailede ''Çocuk baskını'' olmasın diye beni doğurmamak için bir hayli uğraşmış.

  ''Oğlum seni düşürmek için çok uğraştım, ama yine de doğdun'' derdi Sevgili ve rahmetli Annem.

  Ne istedi benden bilemem.  

 Komşular derlermiş ki ''Kırkından sonra hamile kalan kadın geri zekalı çocuk doğurur.'' Bu komşular da sanki Kadın doğum uzmanı''

  İşte doğdum, akıllı, sağlıklı ''Turp gibi'' bir çocuk oldum.

  Sıfır numaraya vurulmuş bir baş, askısı omuzdan yan bağlanmış kısa pantolon ve yalın ayakla mahallenin  tozlu yollarında  az mı koştum?

      Talimhane'de top oynadım. Büyük derenin hem duru hem de bulanık sularında çimdim.

  Günler çok çok çabuk , hele yıllar öyle bir geçti ki, artık büyüyorduk. Öğrencilik yılları, vatan borcu, sonra  iş, yaşam mücadelesi derken,  evlilik.

 Çocuklar oldu, çocukların evlilikleri ve torunlar... Emeklilik.. Öyle bir duruma gelindi ki, artık ''Yaş kaç oldu'' diyenlere..

  ''-Epeyi olduk'' demeye başladık.

  İyi de hani bir şarkı vardır ya,

  ‘'BAKIP KIR SAÇLARIMA AH ETTİM YANA YANA''